Sevgili meslektaşımız ve arkadaşımız Cynthia Cockburn’ün aramızdan ayrıldığını öğrenmiş olmanın derin üzüntüsünü yaşıyoruz. Sabancı Üniversitesi olarak 2004’ten bu yana düzenlediğimiz çeşitli konferans ve etkinliklerde Cynthia Cockburn’ün toplumsal cinsiyet, militarizm, savaş ve barış konularında verdiği konuşmaları dinleme, kendisinden öğrenme fırsatı bulduk. Aynı zamanda, SU Gender’ın Uluslararası Danışma Kurulu’nda yer almasının onurunu ve mutluluğunu yaşadık. 

Çığır açan araştırmaları ve yazılarıyla, feminist araştırmacı, Women in Black (Siyahlı Kadınlar) aktivisti, kuş izleyicisi ve şarkı yazarı Cynthia Cockburn, savaş ve barışa dair yeni bir eleştirel feminist akademik literatürün önünü açtı, yıllar içinde yazdığı çok sayıda kitapla bizleri Bosna’dan İrlanda’ya, Okinawa’dan Kıbrıs’a, Sierra Leone’dan Filistin’e, dünyanın farklı köşelerinde yaratıcı barış ve adalet mücadeleleri yürüten activist gruplarla tanıştırdı. Cynthia’nın açtığı karşılaştırmalı ve kesişimsel analiz penceresi gösterdi ki dünyanın her yerinde cesur insanların en karanlık anlar ve eylemler karşısında yaktıkları ışıkları görmezsek insanlığın yaratıcı ve bilge yanını görememiş, aynı zamanda toplumsal cinsiyetin şiddet ve savaşı anlamak ve ötesine geçmek için ne kadar elzem olduğunu kaçırmış oluruz. 

Cynthia Cockburn Türkiye’ye en az dört defa geldi. Sabancı Üniversitesi Kültürel Çalışmalar Programı’nın davetlisi olarak 2004’teki gelişi aynı zamanda The Space Between Us kitabının Mesafeleri Aşmak (çev.Ebru Kılıç) ismiyle İletişim Yayınları tarafından yayınlanmasına denk gelmişti. Bu gelişinde Kıbrıs’ta yürüttüğü ilham verici araştırmaya dayanan The Line kitabı üzerine Karaköy’de bir konuşma yapan Cynthia, aynı zamanda İstanbul’daki 8 Mart etkinliklerine de katılmış, burada tanık olduğu dinamizm ve çeşitliliğin onu şaşırttığını ve mutlu ettiğini ifade etmişti. Bu seyahatten kısa bir süre sonra The Line kitabı Hat ismiyle (çev. Selda Somuncuoğlu) İletişim Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırıldı. Bunu, 2009 yılında Metis Yayınları tarafından Türkçeleştirilen From Where We Stand / Buradan Baktığımızda (çev. Füsun Özlen) takip etti. 

Cynthia Cockburn’ün Türkiye’ye ikinci ziyareti 2012 yılında oldu. 22-23 Mayıs’ta Gender Forum, Sabancı Üniversitesi ve Central European University tarafından düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet, Savaş ve Hafıza Konferansı”nda yaptığı önemli konuşma daha sonra Ayşe Gül Altınay ve Andrea Petö tarafından derlenen Gendered Wars, Gendered Memories kitabında yayınlandı. 2012’de aynı zamanda Amargi tarafından düzenlenen “Sınır Ötesi Feminist Buluşmalar”a katılan Cynthia Cockburn, 2014 yılında ise Ankara Üniversitesi Kadın Çalışmaları Merkezi’nin 20. Yıl etkinlikleri çerçevesinde Türkiye’ye davet edildi; Ankara Üniversitesi KASAUM ve Kaos GL tarafından düzenlenen ortak programa katıldı.

Bu ziyaretler sırasında Cynthia Cockburn, Türkiye’nin farklı şehirlerine araştırma ve dayanışma amaçlı seyahatler de yaptı. 2004’te kadınların barış ve şiddetsizlik çalışmaları üzerine yaptığı araştırma kapsamında Diyarbakır ve Mardin’de KAMER merkezlerinde kadınlarla buluştu, Diyarbakır Sanat Merkezi’nde konuşma verdi. 2012 yılında ise, tarihi bir barış etkinliğine, Fethiye Çetin ve Hrant Dink Vakfı tarafında restore edilen Habab Çeşmelerinin açılışına katılmak üzere Elazığ, Habab’a gitti, burada Amargi’nin “Kadınlar Savaş İstemiyor” çantasını taşıdı. 

Mayıs 2017’de, SU Gender tarafından düzenlenen “Toplumsal Cinsiyet ve Barış Konferansı”nın Onur Konuğu Cynthia Cockburn idi. Açılış konuşmasını Ayşe Betül Çelik’in yaptığı konferansta, Cynthia Enloe, Andrea Petö, Rela Mazali, Maria Hadjipavlou, Vanessa Farr, Elissa Helms ve Tajma Kapic gibi toplumsal cinsiyet, savaş ve barış çalışmalarının önde gelen isimleri Türkiyeli araştırmacılar ve aktivistlerle bir araya geldiler. Ne yazık ki Cynthia’nın sağlığı bize fiziksel olarak katılmasına izin vermedi ama gönderdiği video sayesinde konferans onun toplumsal cinsiyet, savaş ve barışa dair güçlü ve ilham verici konuşmasıyla başlamış oldu. 

Tüm araştırmaları ve kitaplarında, Cynthia Cockburn dünyanın farklı köşelerindeki kadınların barış ve adalet odaklı aktivizmine karşı sonsuz bir merak sergiledi ve sürekli yeni sözlerin ve yeni yöntemlerin peşinden gitti. Onun araştırmaları ve yazdıkları pek çok dünyayı bir araya getirdi. Yalnızca From Where We Stand / Buradan Baktığımızda kitabı çerçevesinde 5 kıtadan 15 ülkeden 91 örgüt ve oluşumdan 250 kadınla mülakatlar yaptı, iki yıllık araştırması çerçevesinde 130.000 km yol katetti. 

Cynthia Cockburn’ün Buradan Baktığımızda kitabı, okuyucunun bir “kadın savaş esiri”nin ayak izlerini takip ederek onun durduğu yerden hayata bakmaya davet edildiği bir bölümle biter: 

“Onun baktığı yerden, beni şaşırtan bir şey görüyorum. Mücadele savaşın kendine, daha doğrusu yalnızca savaşa karşı değil artık. Savaş, ötekileştirmenin en şiddetli zorlama biçimi, farklılaştırmanın ölümcülleştiği alan (…) Ancak asıl sorun ötekileştirmenin kendisi (…) [kadın esirin] projesi, dolayısıyla da bizim projemiz, militarizme ve savaşa karşı çıkmakla sınırlı değildir, olumlu bir barış arayışının bile ötesine geçer. Bu bir kurtuluş projesidir. Neden kurtuluş? Korkudan. Çünkü esir kendisine hükmedenden korkar. Çünkü hükmeden de korkar. Ben, uzaklaştırdıklarımdan ve üzdüklerimden korkarım.”  

Ancak dinleyerek, şaşırarak, araştırarak, birbirimizin durduğu yerden hayata bakarak korkularımızdan özgürleşebileceğimizi göstermekle kalmayıp tüm bunları yapabilmek için bize çok sayıda hediye bıraktığın için yürekten teşekkür ederiz, sevgili Cynthia! Seni çok özleyeceğiz!