13 Aralık 2019
Kadın Hakları İnsan Haklarıdır
SU Gender, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kadın Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliği ile Clark University ‘den toplumsal cinsiyet ve militarizmle ilgili çalışmalarıyla ve feminist uluslararası ilişkiler alanına yaptığı katkılarla bilinen feminist yazar, kuramcı ve profesör Cynthia Enloe’yu ağırladı. Enloe, Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenen seminerde 'Kadın hakları insan haklarıdır, bütün insan hakları da kadın haklarıdır' dedi.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender) toplumsal cinsiyet konularında yeni konuklara ev sahipliği yapmaya devam ediyor. SU Gender bu kez de, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Kadın Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliği ile Clark University‘den toplumsal cinsiyet ve militarizmle ilgili çalışmalarıyla ve feminist uluslararası ilişkiler alanına yaptığı katkılarla bilinen feminist yazar, kuramcı ve profesör Cynthia Enloe’yu konuk etti. Karaköy Minerva Palas’ta bir seminer veren Enloe, Charlotte Bunch’ın 'Kadın hakları insan haklarıdır, bütün insan hakları da kadın haklarıdır' açıklamasını hatırlattı.
Uluslararası Kalkınma, Toplum ve Çevre (IDCE) Bölümünde Araştırma Profesörü olan Enloe, tüm dünyayı saran ve #MeToo hareketine uzanan yaklaşık 30 yıllık süreci ve kadınların cinsel tacizle ilgili mevcut yasal düzenlemelere nasıl ulaştığını dönemler bazında katılımcılarla paylaştı.
ABD'li aktris Alyssa Milano’nun 15 Ekim 2017'de sosyal medya hesabından ''Cinsel tacize uğradıysanız bu tweete cevap olarak “me too / ben de' yazın'' satırları yazmasıyla flört, taciz ya da cinsel saldırıların ifşasını içeren çığlığa dönüşen ''MeToo'' (Ben de) hareketi 100 gün boyunca Twitter'da güncelliğini koruyarak dünya çapında bir tepki hareketine dönüştü. Dünyanın dört bir yanından onbinlerce kadın ve erkek ''MeToo'' etiketiyle kendi başlarından geçen ve belki de hayatları boyunca en yakınlarıyla dahi paylaşamadıkları cinsel taciz ve tecavüz hikayelerini tüm dünyayla paylaştılar. Bu tweet binlerce retweet ve beğeni aldı, 40,000'in üzerinde de cevap aldı. #MeToo kampanyası cinsel tacizin ne kadar yaygın olduğunu göstermek ve Holywood da dahil olmak üzere tüm iş yerlerinde kadınlar için nasıl risk oluşturduğunu kanıtlamak için başlatıldı. Kampanyaya katılan ünlüler arasında Lady Gaga, Debra Messing, Anna Paquin ve Evan Rachel Wood yer aldı. Geçen zamanda hareketin toplumsal sonuçları akademik inceleme konusu haline geldi.
Kadın Hareketinin Kilometre Taşları Önemlidir
Profesör Enloe, uluslararası feminist hareketin kadınların bugünkü haklarını elde etmek için yürütüğü mücadele tarihi içerisinde #MeToo hareketine uzanan yaklaşık 30 yıllık süreci ve kadınların cinsel tacizle ilgili mevcut yasal düzenlemelere nasıl ulaştığını dönemler ve önemli kazanımlar bazında şöyle özetledi:
1969: İlk kadın araştırmaları programı. Bu yılın kadınlar açısından çok önemli olduğunu belirten Enloe, Kaliforniya Üniversitesi, San Diego´da ilk kadın araştırmaları programının açılışından söz ederek “Entelektüel ve kolektif bir çalışmayla kadınlara odaklanarak, dünya yorumlanmaya çalışılıyordu. Sıkı bir çalışmayla 1976´da ilk dersleri vermeye başladık. Bugüne gelişte önemli kilometre taşları bunlar. Unutmamak gerek” dedi.
1979: Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısından bahseden Enloe, “Öncelikle örgütün kuruluşundan tam 34 yıl sonra, Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi (CEDAW) kabul edildi. ABD ve Sudan sözleşmeyi onaylamadı. İkinci önemli konu ise cinsel tacizin kavramsallaştırılmasıdır: Basılı, entelektüel ve kamuya açık bir yayında ilk kez cinsel tacizden bahsedildi. Cinsel taciz kadınlara yönelik bir davranış kalıbıdır. Adını koymazsanız meydan okuyamazsınız” dedi.
1987'deki kadın yürüyüşü : Kadınlar o dönemde yaygın olarak sokaklara çıkıyordu, İstanbul’da da 1987’de Yoğurtçu Parkı’nda şiddete karşı böyle bir eylem düzenlendiğini öğrendim. (Dayağa Karşı Kampanya İstanbul eylemi, Yoğurtçu Parkı)
1991: Genç bir Afro-Amerikalı kadın olan Anita Hill, Yüksek Mahkeme adayı olan Clarence Thomas tarafından cinsel tacize uğradığını ABD senatosunda anlattı. Muazzam bir etki yaptı. Politikada bunun örneği ilk kez görüldü. Afrika kökenli bir kadının sözlerine kimse itibar etmedi.'
1993 Viyana´da düzenlenen Dünya İnsan Hakları Konferansı’nda, kadına yönelik insan hakları ihlallerini sona erdirmek isteyen ve dünya genelinden gelen kadın hakları aktivistlerinin olağanüstü başarısına tanık olduğunu ifade eden Enloe, “Uluslararası insan hakları, gündemini toplumsal cinsiyete dayalı hak ihlallerini içerecek şekilde genişletti. Ev içi şiddet, savaş döneminde sistematik tecavüz... Hepsi insan hakkı ihlali midir? İşte bu tartışmalar yapıldı ve uluslararası feminist hareket, Viyana´ya giderek bunda ilk kez ısrar etti” diye konuştu.
1994 Ruanda soykırımıyla ilgili yargılamaların yapılması için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından kurulan Arusha mahkemesi’nde görülen bir davanın, insanlık tarihinde ilk kez bir kişinin savaş dönemi tecavüzleri yüzünden mahkum edildiği olay olduğunu ifade eden Enloe, “Bu mahkumiyetin nedeni radyodaki konuşmalarıydı. Ayrıca, o esnada Lahey´de Yugoslavya Savaşı üzerine kurulan ceza mahkemesi de tecavüzün savaş suçu olarak kabul edilmesi için çalışıyordu” dedi.
1998 Roma Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Konferansı'nın karara bağladığı Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) kuruluş belgesi olduğunu belirten Enloe, “Roma´da sadece UCM kurulmadı aynı zamanda neyin mahkemeye götürülebileceği ince ince tartışıldı. Yani savaş suçunun tanımını yapıldı” dedi.
Kaynak: gazeteSU