Hülya Adak

17 Nisan 2020

SU Gender olarak yıllardır üzerinde çalıştığımız konulara deneysel ve özgün yöntemlerle yaklaşarak, kendi formüllerimizi kendimiz yarattığımız, hazır cevapları olmayan incelemeler ve değerlendirmelerle yayınlar, raporlar, edebiyat ve tiyatro eserleri, animasyonlar ve filmler ürettik. Çalıştığımız konuların çok disiplinli olması, akademiyle aktivizmi biraraya getirmesi, araştırmayla pedagojiyi bir bütün olarak değerlendirmesi yıllardır Mor Sertifika, Mor Dosya, Cins Adımlar, Dönüştürücü Aktivizm, Cinsiyet Eşitliği Programı, Yetişkin Eğitimleri, EDU’yla işbirlikleri ve uluslarasılaşma hedeflerimizin yönünü belirledi. COVID 19 pandemisi başladığında kendimizi deneyimimiz olan bir durumun içinde değil belki ama varoluş yöntemlerimizi kendimiz yarattığımız bir süreç içinde bulduk. Merkeziçi iletişimi ve değişen dünya düzeninden kendi hayatlarımızdaki değişikliklere kadar bizi etkileyen tüm etkenleri paylaştığımız toplantı ve sohbetleri son dört haftada artırdık, aramızdaki iletişimi güçlendirmeyi en temel hedeflerden biri olarak belirledik. Bu dönem SU Gender’in vurguladığı gibi insan odaklı bir çalışma düzeninin tüm kuruluşlar için temel ilkelerden biri olması gerektiğini düşünüyoruz. Tüm çalışanlarımızın, dostlarımızın sağlığı herhangi bir projenin uygulanma biçimi veya teslim edilme tarihinden çok kıymetli. İş odaklı, rekabet odaklı çalışma düzeninden dayanışma odaklı ve eşitlikçi bir çalışma düzenine geçişte bu zor sürecin tüm kuruluşlar için çeşitli imkanlar sunduğunu düşünüyoruz. 

 

Bu dönem çalışma saatlerimizi online toplantı ve eğitimlere geçiş sürecinde artırmak zorunda kalırken, bize iyi gelen tüm mesai dışı bedensel ve ruhsal iyileştirme yöntemlerini de denedik. Pandeminin tüm hallerini konuştuğumuz Cins Sohbet buluşmaları, şiir, müzik ve felsefenin farklı yöntemleriyle hayatlarımızı yeniden anlamdırdığımız farkındalık tohumları, izolasyon üzerine tuttuğumuz COVID günlükleri bize içinden geçtiğimiz radikal değişikliği kavramsallaştırma, gelecek için de ilham ve ümit kapılarını aralama konusunda yüreklendirici oldular. 

 

Mart’ın ortasında yakalandığımız dönüşüm esnasında bazı etkinlikleri ileri tarihlere ertelemekle birlikte, içinde bulunduğumuz durumu tüm paydaşlarımızla birlikte kavramsallaştırabilmek için “Pandemi, Dayanışma ve Toplumsal Cinsiyet” üzerine konuşmalar ve webinar serileri düzenlemeye başladık. Her bir programımızın paydaşlarıyla (öğretmenler, öğretim üyeleri, öğrenciler, sivil toplum alanında çalışanlar) bir araya gelerek deneyim paylaştığımız çok sayıda buluşma gerçekleştirdik. Fiziksel mekanlarda birarada olamamak bizi çok etkiliyor, evet. Yine de online toplantılar ve etkinliklerle yeni bir döneme geçeceğimizi düşünüyoruz. Mekan odaklı etkinliklere katılamayan grupların bizlere online platformlarda katılabileceklerini, uluslararası veya İstanbul dışından katılmak isteyen konuşmacı ve eğitimcileri daha kolaylıkla davet edebileceğimizi, uluslararası ortaklarımızla daha sık ortak etkinlikler düzenleyebileceğimizi, kayıt yaptığımız etkinliklerle daha fazla dayanışma ağı kurabileceğimizi, bu dönem çıkabilecek mağduriyetler üzerinde ise tüm çalıştığımız kuruluşlarla birlikte çözümler üretebileceğimizi düşünüyoruz. 

 

Etkinliklerimizi, eğitimlerimizi, programlarımızı duyurduğumuz incelikle tasarlanmış posterlerimiz yerine iletişim kanalı olarak websitemizi, LinkedIn, Facebook, Instagram, YouTube ve Twitter hesaplarımızı kullanıyor olacağız. Bu sitede hem kendi etkinliklerimizi, hem de toplumsal cinsiyet, pandemi, dayanışma ve umuda dair pek çok makale, kitap ve söyleşinin linklerini ve duyurularını bulacaksınız. 

 

COVID 19 pandemisi esnasında çalıştığımız kuruluşlara, en başta Sabancı Vakfı, Sigrid Rausing Trust ve Chrest Vakfı’na bize gösterdikleri esneklik, özveri, özen ve dayanışma için müteşekkir olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isterim. COVID 19 pandemisi yeni işbirlikleri ve yeni çalışmaları olduğu kadar, bu döneme özgün destek mekanizmalarını keşfetmek için de çok önemli bir süreç olabilir. Bu esnada, birlikte çalıştığımız kuruluşlarla yaratıcılık, esneklik ve dayanışmayı esas alarak çalışmalarımızı yönlendirmeye devam edeceğiz. Yolumuz açık olsun…