11-13 Mayıs 2018
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), uluslararası konferans serisine “Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim Konferansı” ile devam etti. Bu yıl, “Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim” başlığıyla gerçekleştirilen konferansın onur konuğu, Toronto Üniversitesi’nde yetişkin eğitimi, toplumsal gelişim, kadın ve cinsiyet çalışmaları konusunda dersler veren Shahrzad Mojab oldu.
Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi’nin (SU Gender) her yıl düzenlediği uluslararası konferans dizisi kapsamında gerçekleşen “Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim” başlıklı 3 günlük konferans, dünyadan ve Türkiye’den konunun uzmanlarını bir araya getirdi. Toplumsal cinsiyet perspektifinin eğitim sistemindeki yerinin sağlamlaştırılmasının yollarının araştırıldığı konferansta, eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği ve yaratıcı ifadeyi gözeten “iyi uygulama” örneklerine görünürlük kazandırılması üzerine fikirler geliştirildi.
Ana konuşmacının, Toronto Üniversitesi’nde yetişkin eğitimi, toplumsal gelişim, kadın ve cinsiyet çalışmaları konusunda dersler veren Shahrzad Mojab’ın olduğu konferansta, Türkiye’den ve dünyadan alanında uzman konuklar araştırmalarını ve düşüncelerini kalabalık bir izleyici kitlesiyle paylaştı.
“Eğitim sisteminin gitgide cinsiyetçileştiği bugünlerde bu konferans çok önemli”
Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Sibel Irzık, eğitim müfredatının her geçen gün daha da cinsiyetçi bir kimlik kazandığını ifade etti. Sibel Irzık “Bu seneki uluslararası konferansımızın eğitim üzerine oluşu önem taşıyor. Eğitim kurumları, cinsiyetçiliği yeniden üretmekte olan eğitim müfredatı nedeniyle tehlike altında. Tam da bu yüzden, somut fark yaratacağımız konuları keşfetmeye dair umutlarımızı korumalıyız,” dedi.
“Shahrzad Mojab gibi ilham verici bir insanla birlikte olmak bizim için büyük mutluluk”
SU Gender Direktörü Ayşe Gül Altınay ise “Shahrzad Mojab, toplumsal cinsiyet alanında çalışan insanlara büyük ilham vermiş bir isim. Çeşitli konuşmalarını izleme fırsatı bulduğum için kendimi şanslı sayıyorum. Mojab, toplumsal cinsiyet alanında çeşitli konularda dersler verip konuşmalar yapmanın yanı sıra, canlı performanslar da hazırlayarak farklı anlatım biçimlerini de denemiş ve hepimiz için bir ilham kaynağı olmuştur. Günümüzde mülteciler üzerine de çalışmaları bulunan Mojab, kendi döneminde her zaman anahtar nitelikte görüşler üreten bir insan oldu. Onu ağırlamak bizim için büyük bir onur.” dedi.
“Toplumsal cinsiyet ve eğitim toplumsal alandan uzakta tutulmaya çalışılıyor”
Altınay’ın takdimi ardından konuşmasına başlayan Shahrzad Mojab, “Savaş, Şiddet ve Otoriterlik Dönemlerinde Toplumsal Cinsiyet ve Eğitim" başlıklı konuşmasında; toplumsal cinsiyet ve eğitim alanındaki bilginin nasıl üretildiğini ve bu alanda geliştirilen politika, pedagoji ve pratiklerin nasıl geliştirildiğine dair yaklaşımını tarihsel süreçleriyle birlikte izleyicilerle paylaştı. Mojab, günümüzün savaş ve otoriterlik koşullarını bu bağlamda değerlendirdiği yaklaşımını da izleyicilere aktardı.
Geçmişe dair toplumsal cinsiyet tartışmalarını dönemlere ayıran Mojab, şunları kaydetti: “70’lerde liberalizm yükseliyordu, kızların eğitimi konusu gündemdeydi ve politikalarda öne çıkmaya başlıyordu. 80’ler kadınların, kendi güçlerinin farkına varışının ön plana çıktığı bir dönemdi. 90’lar ise, kadın bedeni, kimliği ve cinselliğinin, ön plana çıktığı bir süreç oldu. 21. yüzyılda ise tüm bu tartışmalar devam etmektedir ve daha da yoğunlaşmış durumdadır. Bu alanlarda bilginin üretiminde, BM ve ilişkili ajansları (UNICEF, UNESCO vb.), USAID (ABD Uluslararası Kalkınma Ajansı) ve OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü) ana aktörler olmuştur. Üretilen bu bilgiler ve fikirler, toplumsal cinsiyeti iktidarların patriyarkal ve etnisiteye dayalı yapısından uzaklaştırma, eğitime; ekonomi, sosyal ilişkiler, kültür, ideoloji gibi toplumsal alanlardan bağımsız; otonom bir statü atfetme ve bugünü tarihten koparma, geçmişin tartışmalarını yok sayma eğilimlerine sahiptir. Biz bu modelin iç ilişkilerini ve çelişkilerini kavrayabilirsek, daha yaratıcı ve cüretkar politikalar ve çözüm önerileri geliştirebiliriz.”
Konuşmasının başlığını, dünyada yaşayan insanların çoğunluğunun durumunu tarif etmek için, bilinçli olarak seçtiğini belirten Mojab, kapitalizmin kadınlara karşı örgütlü bir şiddet ürettiğini ifade etti. Mojab, bu şiddetin, devlette, iş ilişkilerinde ve hatta sivil toplum kuruluşlarında dahi kendini gösterdiğini kaydetti.
“Savaşın acısını en çok kadınlar ve kızlar çekiyor”
Kadınların “ulusal ve kültürel namus” olarak konumlandırıldığını ifade eden Mojab, şöyle konuştu: “Savaş, kadınların hem sembolik olarak, hem de bizzat bedenlerinde yaşanıyor. Onların bedenleri üzerinden patriyarkal egemenlik sağlanıyor. 1990lar’daki eski Yugoslavya savaşına dahil olan Batı devletleri, büyük tartışmalar sonrasında, tecavüzün, Bosna Hersekli kadınlara karşı sistematik bir “savaş silahı” olarak kullanıldığını kabul etmişti.”
“11 Eylül’den sonra kadınların hakları ayaklar altına alındı”
11 Eylül 2001 saldırılarından sonra, dinin toplum hayatının merkezine oturtulduğunu belirten Mojab, sözlerine şöyle devam etti: “11 Eylül’den sonra birçok din, cinsellik eğitimine karşı birleşmiştir. Eş seçme, eğitim ve istihdam gibi hakları ihlal edilmiştir. Kadınlar her gün sürekli olarak tacize ve tecavüze uğramış, suiistimal edilmiş, günlük toplumsal ilişkiler içinde birer köle haline getirilmiştir.”
Toplumsal cinsiyet ve eğitim bağlamında, mevcut durumda yapılması gerekenlere değinerek konuşmasını sonlandıran Mojab, şunları kaydetti: “Kadınlara ve kızlara eğitimi ulaştırabilmek, onları güçlendirmek için, Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki kıyım durdurulmalıdır. Buradaki kadınların özgürlük, eşitlik ve sekülerlik mücadelesi bir asırdan çoktur devam etmekteyken, neden belki geçen asırdan da çok acı çektiklerini sormalıyız.”
Konferansın ilk günü, Mojab’ın açılış konuşmasından sonra, akademisyen ve STK temsilcilerinin konuşmacı olarak yer aldığı “Eğitim Politikaları”, “Erken ve Orta Çocukluk Eğitimi”, ve “Çocuk Kitaplarında Toplumsal Cinsiyet Temsilleri” başlıklı oturumlarla devam etti.
Konferansın ikinci gününde; “Beden Politikaları ve Eğitim”, “STEM Alanında Eğitim”, “Eğitimde Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Uygulama Modelleri” ve “Müfredatı Dönüştürmek” başlıklı paneller yapıldı.
Son gün ise; “Üniversitelerde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğine Yönelik Uygulamalar” ve “Öğretmenlere Yönelik Yütürülen Çalışmalar ve Öğretmen Deneyimleri” oturumları gerçekleşti. Konferans, “Mor Sertifika: On Yılın Hikayesi” belgesel filminin gösteriminin ardından düzenlenen kapanış oturumu ile sona erdi.
Kaynak: GazeteSU